23 Şubat 2011 Çarşamba

.lüzumsuz ise söndür.

Neden acaba insanlar televizyon izlemedikleri zaman, mesela misafir geldiğinde, televizyonun sesini kısarlar da kapatmazlar? Bir kere kapanınca açılması çok mu zor oluyor? “Zaten sabah zor çalıştı, şimdi kapatırsak bir daha kim bilir ne zaman açılır” diyen kimseyi tanıyor musunuz? Bu konuşmalar eskiden külüstür arabalar için yapılırdı. Radyolardan kalma bir alışkanlık vardı eskiden evlerde. İnsanlar evde ses olsun, özellikle de müzik olsun diye radyoyu açarlardı sabah ilk iş. Sesi kısılır, açılır ama hiç kapanmazdı. Tabii bu arada ev işleri yapılır, yemekler pişirilir ama kulak hep radyoda olurdu. Şimdi aynı şeyi televizyonla yapmaya kalkınca hiç olmuyor. Kadınlar kendileri için hazırlanan programları izleyeceğim diye yemekleri salonda yapıyorlar. Temizlik olarak habire salonu silip parlatıyorlar. Evlere gidip bakın salonlar pırıl pırıl, arka taraflar perişan… Neden? Kadın programı diye her sabah yapılan soytarılıkları izleyecekler diye.

Zaten bu nedenle kadınların birbirlerini ziyaret etme alışkanlıkları da ortadan kalktı. Etseler bile televizyonu açıp birlikte seyrediyorlar. Akşam misafirliklerinde de durum değişmiyor. Tek fark, akşamları televizyonun sesi kısılıyor ve konuşmaya devam ediliyor. Tabii önemli bir şey yoksa televizyonda… Ne demekse önemli… Aslında bu “önemli şey” kavramı biraz karışık. Eğer sadece erkekleri ilgilendiren bir şey-ki bu sadece ve sadece futbol maçı olabilir bu ülkede-bir durum varsa, erkekler televizyona yakın oturup sesi açarlar. Kadınlar biraz söylenerek sohbete devam ederler. Sonuçta sıkı bir gürültü olur. Çünkü nedendir bilinmez, belki de sesi kısık hatta kapalı olarak izlenebilecek tek program türü olan maçlarda ses her zamankinden fazla açılır. Gol olduğunu görmek yetmez spikerin çığlıklarını da duymamız gerekir… Bir de izleyenlerin birbirleri ile “gördün mü?” diye başlayan anlamsız diyalogları ortamdaki gürültüyü katlar. Bunun tam tersi durum, sadece kadınların izlediği bir programın o gece olması durumudur ki bu da kesinlikle bir dizidir… Bu durumda kadınlar ve erkekler televizyona yakınlık açısından yer değiştirirler. Kadınların bir yandan diziyi izlerken bir yandan da geçmiş bölümlerle ilgili anılar, gelecek bölümlerle ilgili tahminler, oyuncularla ilgili duyumlar, saç, baş, makyaj ve kıyafetlerle ilgili yorumlar ve hatta bir karakterin üzerindeki hırkanın modeli konusunu nasıl bir arada başarı ile yürüttükleri gerçek bir sırdır… Bütün bunların dışında misafirliklerde zavallı televizyon sesi kısılmış olarak çalıştırılır. Ha bu durumun karmaşık versiyonları da yok değildir. Mesela iki kadının aynı anda yayınlanan iki farklı diziyi takip ediyor olması. Bu durumda kadınlar arası kibarlıkla söylenen, “önemli değil şekerim sen istiyorsan senin diziyi izleriz” ama içten içe nefret beslenen durumlar söz konusu olur. Bu nefret genelde misafirlik sonunda iki tarafta da kocaya kusulur. Ve adamlar hiçbir şey anlamazlar...

Bunun dışında televizyon misafirlikte sesi kısık olarak çalışıp durur. Sohbetin tıkandığı durumlarda ev sahibi erkek tarafından- yine sesi kısık olarak- baştan sona tüm kanalların taranması dışında pek ciddiye alınmaz. Bu taramanın ne için yapıldığı henüz çözülememiştir. Çünkü her seferinde en olmayacak kanalda ya da programda bırakılır. Ya bir müzik kanalı ya da bir açık oturum… Yani sesi çıkmayan kliplerden ne anlıyorsunuz? Peki sesini duymadığımız adamların tartışmasını izlemenin anlamı nedir? “Ne konuştukları önemli değil, yumruklaşmaya başlarlarsa açarız sesini” diye mi düşünüyorlar acaba? Ha bu gibi programların arasında belgeselleri de saymak gerekir. Bizim toplumumuzda belgeseller en çok sesi kısık televizyonlarda tercih edilir. Biz yeteri kadar bilgiyi o programlardan görerek de alabiliriz. Yine laf bittiğinde ekrana bakılır ve o sıradaki görünen şeye göre yorum yapılarak sohbet açılır… Mesela “Ay ne güzel şelale, etraf da yemyeşil. Ya yeşil dedim de bir ara hep beraber pikniğe gitsek ha?” Ya da… “Abi manyak bu adamlar ya, köpekbalığının yanına öyle dalınır mı? Yutar adamı farkına varmazsın valla… Balık dedim de, bizim yazlığa gelsenize hafta sonu, şöyle bir balık rakı yapalım…” Al sana muhabbet… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder